“Türk'ün vazifesi, dünyada öncü ve örnekliktir.. ”
Duyurular

BU FİKİRDE NİÇİN VARIM

 

Bu fikre ben gelmedim. Getirildim. Eğitimcimizin, ağzımıza bir kaşık bal misali, beni sevmesinin tadı idi getiren. Hayatımda görmemiştim bu kadar gerçek, bu kadar karşılıksız sevgiyi, ilgiyi, alâkayı, ikramı. Bana ilk kez birisi ‘’Sen değerlisin, sen insansın.‘’ demişti. Hayatımda, bana bu kadar candan, bu kadar sevgiyle gülümsememişti kimse. Çıkarsız sevmemişti. Hayret üstüne hayretler yaşamıştım.

 

Hayatta herkes çıkarı için kullanıyordu beni. Yüzüme gülen tamir yaptırıyor, yüzüme gülen evini boyattırıyor, yüzüme gülen işlerini gördürüyordu. Yüzüme ne için güldüklerinin de farkındaydım ama. Sonra buraya gelirken giderken huylarımın değişmeye başladığını fark etmiştim. Buradaki arkadaşlarıma bakıyorum, gerçekten de her birisi ayrı bir dünya. Bunlarla zaman geçirmek bir ayrıcalık.

 

Hepsi de özel seçilmiş belliydi. Bahçemizde çalışmaya başlamıştım. Hele şurayı süpür, hele şurayı düzenle. Bir gün, Sami abiyle baktık ki, hanımlar tarafı dış kapı kırılmış. Eraslan abiyi arıyoruz yana döne. Sami abi burnundan soluyor. Eraslan abim yok. Kayıp. O ara içimden seslenmişti, sen yap. Sami abiye dedim ki; abi Eraslan abi olmasa bahçemizin kaynak işleri kalacak mı? 

 

Burada işlerin kaldığı nerede görülmüş... Yıllar sonra anlamıştım, Eğitimcim bahçemize sahip ol diyordu. İçimdeki ses oydu.

 

-Sami abi kaynak makinesi nerede?

 

-Ne yapacaksın?

 

-Ben yapacağım.

 

-Eraslan abiyi ne zamana kadar bekleyeceğiz? Adam işe gidiyor, yoğun, özel işleri de cabası…

 

Ve o gün başlamıştım puntaya. İlk kez kaynak yapıyordum. Kaynatamadım ama puntalaya puntalaya bir şeyler yapmıştım. Sonra dedim ki kendi kendime… Seni nasıl olsa herkes kullanıyor. Bırak bu teşkilat kullansın bundan sonra. Çünkü, burada güzel insanlar yetiştiriliyor, hiç değilse yaptığım iş bir işe yarasın. Gün geçtikçe her türlü işlerim yoluna girmeye başlamıştı. Ne kadar fedakârlık yapmaya çalıştıysam, mutlaka ama mutlaka hem maddi hem manevi toparlanıyordum. Tabii ki, karşılık beklemediğimiz zaman oluyordu. Zaman geçtikçe kendimdeki değişiklikleri daha çok fark etmeye başlamıştım. Kırk yıl sonra ilk kez görmüştüm. Baba olmak, aile olmak ne güzel şeymiş. Huzurlu yuva olurmuş demek ki. Allah (c.c.) insanlık yolunda yürüyenleri gerçekten de koruyormuş demek ki.

         

Kalabalıklarda iki çift laf konuşamamaktan kurtulduk. Malımızın kusuru varsa, kusurunu gizlemeden satmayı burada öğrendik. Devletimizin kanunlarına uymayı burada öğrendik. Kamu işlerini en az kendi işlerimiz kadar güzel yapmaya çalışmayı burada öğrendik. İkili ilişkilerde gönül almadığın her işin zarar olduğunu burada öğrendik. Buraya geldik geleli, sözlerimiz dikendi, gül olmaya başladı.

 

Gün geçtikçe şükürlü olmaya başladık. Her şeyden memnun olmaya, bazı olayların felaket değil, olması gerektiği için olan normal olaylar olduğunu görmeye başladık. Ben yaparsam olur düşüncesini sözde değil uygulamada yaşamaya başladık.

 

Olumlu konuşmanın tüm insanlığa karşı yapmamız gereken bir sorumluluk olduğunu ve bir o kadar gerekli olduğunu sonuçlarıyla burada gördük. Gülümsemenin Peygamber Efendimize (sav) sadık olmanın bir parçası olduğunu burada öğrendik. Güvenilecek bir tarafımız çok azdı ama şimdi güvenilecek taraflarımız o kadar çok arttı ki, bizde şaşırmadık değil.

 

 İş yerinde olsun, arkadaşlarımız arasında olsun, evde olsun… O söylüyorsa doğrudur, o başladıysa bitirir, ondan zarar gelmez, o güvenilir… Çünkü, güzel şeyleri yapa yapa kendimize güvenmeye başladık. Onun için, yapabileceğimiz işlere başladık, tutabileceğimiz sözleri vermeye başladık, borcumuz varsa gününden önce vermeye başladık, verdiğimiz sözleri mutlaka tutmaya başladık. Bunlar toplumun gerçekten de aradığı en önemli özelliklerdir, en büyük ihtiyaçlardandır.

 

Çocukların yanında özellikle, sadece olumlu, sevgi dolu konuşmak, kimsenin hakkında ümit kırıcı, sevgi bozucu, kin-nefret uyandırıcı konuşmalar yapmamak. Çocukların sadece sevgiyle ve güvenle yaşayabilmelerini sağlamak. Yine bunları burada görüp yaşamaya başladık.

 

Temizliğin, tertipli-düzenli olmanın insanın ufkunu açtığını, ruhunu güzelleştirdiğini yine burada gördük yaşadık. Parti siyasetinin yıkıcılığını, İnsanlık siyasetinin yapıcılığını, önemini yine sevgili Eğitimcimizden gördük, yaşamaya başladık, rahatlığını gördük.

 

İnsan koca bir dünyadır. Neyle meşgul olursa içini o doldurur. Onun için, kendi işimizden başka lüzumsuz şeylerle meşgul olma hastalığından kurtulmaya başladık.

         

İşte şimdi de güzelleşen huylarımızı çoğaltmaya, kalan birkaç olumsuz huylarımızı olumluya çevirmeye uğraşıyoruz. Bizleri o karanlıklardan alıp bu aydınlık yaşantılara getiren sevgili Eğitimcimize, gerçekten minnet dolu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah’tan (c.c.) sağlık, sıhhat, afiyet ve istediği gibi başarılı eğitimler dolu uzun bir ömür diliyorum. Tüm öğrencilerinizin başarılarını daim göresiniz inşallah.

 

ORTAK EĞİTİM PLANI

GÜVENİLİR ÇOCUK

KÜTÜPHANE

  • Tanıdığım Yönleriyle A.K.D
    Tanıdığım Yönleriyle A.K.D