“Türk'ün vazifesi, dünyada öncü ve örnekliktir.. ”
Duyurular

SÖYLEMEK KOLAY, YAŞAMAK BÜYÜK BİR OLAY

 

“Hastanede rutin kontroller için tahlil vermeye gitmiştim. Lavaboya girdiğimde herkes burun büküp çıkıyordu. Ben de aynısını yapacaktım ki birden sesli bir şekilde “Herkes burun büküp giderse olur mu, bir Müslüman da gerekliyi yapsın.” diyerek üç dört tas su döküp temizledim. Kıl payı kurtardın, dedim kendime. Yoksa ilk etapta yüzümü buruşturup belki “Bu kadarı da olur mu?” deyip tam gidecektim ki “Herkesin yaptığını değil, insana yakışanı yap.” düşüncesi anında beni çevirdi. Sonra düşündüm. Olumlu ya da olumsuz bir hareket nelere sebebiyet verebiliyor. Ayıpları örtücü oldun, kızmadan gerekliyi yaptın. Başkalarının da günaha girmesine, beğenimsizlik yapmasına engel oldun. İnsanın bildiğini yaşaması o kadar ayrı bir şey ki bunun değerini bir kez daha hissettim. 

 

Şükrettim Rabbime... Sonra eve geldim, yorgunum hemen dinleneceğim. Önce bir hasta arkadaşımı aradım “Var mı yemeğiniz, aşınız?” derken yemeklerinin olmadığını öğrendim. Hemen yemekleri yapıp kızımla yerine ulaştırdık. Hâlbuki hastaneden gelip  dinlenmeyi düşünmüştüm. Tabiî ki hemen dost sözü yetişti, “Gövde rahatlığı mı, kalbi hoşnutluk mu?” “Hah şimdi kalbi rahatlıkla daha güzel dinlenebilirim.” dedim.

 

Sonra kendi kendime düşünüyorum. İstediğin kadar bilgiyi yükle, onu hayatın içerisine geçiremedikten sonra ne anlamı var? Seneler öncesinden hiç tanımadığım bir insan bana örneklik yapmıştı. Afyon’un güzel kaplıcalarından birine gitmiştik. Oradaki tesislere gelen bir hanımefendiyle birlikte sohbet ediyoruz. Ben tesisin birkaç eleştirdiğim yönünü söyledim, o hemen güzel taraflarını söylemeye başladı. Ben otomatik eleştirirken o da otomatik olarak güzel taraflarını söylüyordu. O kadar hoşuma gitmişti ki. Bu arada biz de güzel düşünme, olumlu konuşma ile ilgili pek çok kitap okuyor, hadis ezberliyorduk. O an bir sallandım. Bilen ile uygulayan arasındaki fark buydu işte. Bilgi sadece uygulamak için lazım değil mi? Bildiklerim; hayatın içinde, karşılaştığım olaylarda bana uygulama becerisi kazandırıyorsa bir anlam ifade ediyor.

 

Derneğimiz bünyesinde yaptığımız haftalık sohbetlerde ilk zamanlar epeyce bir insana yakışan vasıflardan bahsettik. Sadece kendini düşünen zihniyeti yıkıp etrafını da görebilen, paylaşan, ikram eden, cömert insan olabilmek. Kendi çapımızda uygulamaya başlarken kendimizi de aşalım diye iş içinde eğitim çalışmalarına başladık. Haftanın bir günü ilmi sohbetlerimizi yaparken iki günü de tamamen öğrendiklerimizi uygulamaya amaçlandık. Kimin neye ihtiyacı varsa, su böreği, mantı, sarma, baklava, sulu köfte belirleyip muhabbetle yapıyoruz. Çok zor gibi gördüğümüz içli köftede bile uzmanlaştık.

 

Kendi ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra baktık yetmedi, yakınlarımıza da açılmaya başladık. Babaanneler, teyzeler, büyüklerin de gönlünü aldık. Yaptıkça güç geldi, yapacağımıza dair güvenimiz arttı. Ayrıca kendi aramızda ikram fonu oluşturduk. Kendi ihtiyaçlarımızın dışında ortak ikram yapacağımız zaman o fondan kullanıyoruz. Gönül işi bu, herkesin gönlünden ne koparsa…İkram ettikçe bencillikten kurtulup insan olmanın hazzını aldık. Sonra gördük söylemekle yaşamak arasındaki bu inanılmaz farkı.

 

Mesela birkaç sene önce ufak bir operasyon geçirdiğimde, benim her zaman yapamadığımı da bildikleri için arkadaşlar kimi sarma, kimi mantı,  kimi kurabiye getirip buzluğuma atmışlardı. Benim için ne kadar kolaylık olmuştu, hâlâ unutamam. Yaş pasta veya kuru pasta klasiğini aşıp da o an kişinin ihtiyacına yönelik bir şeyler sunmak, kendi kolayını değil de karşının rahatını düşünen insanın işidir.

 

Yine bir süre önce bir akrabamızın cenazesine katılmıştık. Öyle hayranlıkla anlatıyordu ki… “Biz tatildeyken annem rahatsızlandı. Hastaneye kaldırdık ve bir gün içerisinde vefat etti. Eve geldik ama dolaplar bomboş, o telaşla alış veriş yapma fırsatını nasıl bulacağız derken bir ağabeyimiz misafirler için ne gerekirse a’da z’ye her şeyi almış ve göndermiş. Bizi öyle rahatlattı ki unutmam mümkün değil.”

 

İşte öğrendiklerimiz yeri ve zamanı geldikçe uygulamaya geçiyorsa bize faydası var. Yoksa işin lafını edip söylemek çok kolay. Söylediğini yaşamak ise gerçekten büyük bir olay.

 

ORTAK EĞİTİM PLANI

GÜVENİLİR ÇOCUK

KÜTÜPHANE

  • Tanıdığım Yönleriyle A.K.D
    Tanıdığım Yönleriyle A.K.D