Bu şehri gezerek görmek için bizim arkadaşlara uğramanız gerekiyor. Onlar sizi öyle bir gezdirir ki adeta hayranlıktan donup kalırsınız.
Kısaca fedakarlığın gerçek anlamını sunan bir o kadar da mütevazi davranıp “ne yaptık ki, esas biz teşekkür ederiz bu fırsatları verdiğiniz için” diyerek karşı tarafı ezmeden rahatlatan bir grubumuz var.
Özellikle birkaç ay süresinde pek çok arkadaşımızın taşınma, tadilat, düğün, cenaze gibi işleri zevkle halledildi.
Ev mi taşınacak? Hep birlikte sabahtan öğleye beyler taşıdı. Öğlenden akşama hanımlar yerleştirdi. Elektirik tesisat işlerini bir abimiz yaparken, her türlü montaj ve matkap işlerini de diğer bir abimiz zevkle yaptılar.
Yapılan işler canı gönülden olunca çabucak muhabbetle hemen bitiverdi tabi.
Düğün mü olacak? Oynayıp eğlenenler bir tarafta, hizmet ekibi diğer tarafta. Kimse kimseye takılmadan üzerine düşeni en güzel şekilde yapıyor.
Fedakârlığın gerçek anlamı da kendinden öte karşı tarafı düşünmek olsa gerek.
Kendi işlerini birazcık kenara alıp ihtiyacı olan arkadaşına koşmak, yaparken de el ucuyla değil canı gönülden sarılarak işi neticelendirmek bizim arkadaşlara mahsus.
Geçenlerde, yaşlı bir büyüğümüzün rahatsızlığı olur. Ankara ya gelip ameliyat olması gerektiğinden, düşünüp dururken arkadaşımız onu alıp “çocukların yoksa biz varız” diyerek 1 hafta evinde misafir eder.
Kendi arabasıyla diğer bir bayan arkadaşımızı da yanına alıp bütün hastane işlerini halledip sonrada evinde güzelce ilgilenir.
Teyzemiz ona binlerce teşekkür ederken oda “ esas ben teşekkür ederim. Sen olmasan ben bu güzellikleri nasıl yaşardım? Sevap kapım oldun benim” diyerek oda ondan daha teşekkürle uğurlar.
Peki diğer hasta ablamız için pervane olan arkadaşlarımız onlarda gerçekten takdir edilmeye layık insanlar.
Kanser hastalığının verdiği özel bakım ve sorumluluk gereği, arkadaşlarımız hizmet sırasına girerler.
Eşinin de olmaması sebebiyle daha rahat bir şekilde evinde bütün gerekleri yapan can kardeşler hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor.
Ağırlaşan hastalık onu yatağa ve bakıma ihtiyaç kılarken, öf bile demeden bütün gereklileri yapan karı koca siperane gece gündüz koşturan çiftimiz de fedakarlığın anlamını isteyene gerçek bir örnek.
Hastane de yatarken de diğer arkadaşlarımız bütün gayretiyle koşturup maddi manevi seferber oldular.
Ve tek söylenen “ bu bizim ahbaplığımızın, can kardeşliğimizin, insanlığımızın gereği” oldu.
İşin en güzel yanı da tüm dava arkadaşlarım yaptıkları o büyük fedakârlıklardan “karşı tarafa lütfediyorum, borçlandırıyorum, gün gelir bana da lazım olur” beklentisinden uzak “ benim ihtiyacım var” inancıyla hareket ediyorlar.
Tek bir rıza için yapıyorum, diyenler yaptıklarını fedakarlık olarak bile görmüyorlar. “İnsan olarak zaten yapmam gerekenler” düşüncesi onları saygı değer kılıyor.
Evet, benim can kardeşlerimin hepsi fedakarlıkta zirveye ulaşmış, saygıdeğer şahsiyetler.
Günümüz dünyasında annesine verdiği bir bardak suyun bile hesabını yapan zihniyetin ötesinde; hesapsız, çıkarsız, halisane hizmetin zevklerini yaşıyor ve yaşayanları da takdirle seyrediyoruz.
İyi ki varsınız can kardeşlerim. İygder çatısı altında birleşen tüm fedakar kardeşlerime sonsuz saygı ve şükranlar…