“Türk'ün vazifesi, dünyada öncü ve örnekliktir.. ”
Duyurular

SENİN ELLERİNDE

 

BAŞLANGIÇ

 

İnsan kendine döndüğünde Kur’an olup okunacak bir varlık. Bu gerçekten güzel bir müjdedir ancak kendine dönmeyi nasıl başaracak, bu da en önemli meseledir.

 

“Kendim” dediğimiz mevzuyu en temelden ele alalım. Şu canlılık içerisinde var mı kendinden başka bir şey, yok. Elbet yaratılmış varlık çok. Ancak yaratıcı tek, onca yaratılan çokluğa rağmen tekin tezahürleri de hep tek. Fiziken milyarlarca yaratılmış varlığın hiçbirinin birine benzemediği gibi (parmak izi buna çok basit örnektir) manen de hiçbir varlık birbirine benzemez.

 

Yüce Yaratan’ın varlığının şanından olsa gerek, her şeyi tek eylemiş. Sınırsız varlığından cüzi miktarda vererek yarattığı her varlık bir anlamda onun temsilcisi olmuştur. Öyle ya Kırıkkale Huzur Bahçemizden oturup da izlediğimiz ırmak, görünen kısmıyla küçük de olsa koskoca Kızılırmak’ın bir parçası, nihayetinde temsilcisidir. Parçaları çok olabilir ama birleştikleri kaynak tek. Kızılırmak’ın giderek karıştığı yer Karadeniz, Karadeniz’in bağlandığı yer ise okyanustur. Ayrı gibi görünen bütün su kütlelerinin kaynağı okyanuslardır. Kendinden kendine cereyan ederler.

 

Peki ya bütün yaratılmıştaki canın kaynağı tek bir varlık değil mi? Merkezden türeyen parçalar hâlindeyiz. Bu ne tamamen merkez olduğumuz anlamına gelir ne de ondan ayrı bir varlık. Her şey kendinden kendine cereyan ediyor dediğimiz olayın aslı buradan başlar.

 

Bütünlüğün birer parçasıyız, her bir parça bütünlüğü temsil ediyor. Bu nazarla baktığımızda sevdiğimiz de o, kızdığımız da o. Aman kalbini  kırmayayım dediğimizde nereye dokunduğunun az buçuk farkındayızdır. Gönüller kazanalım derken o gövdenin içindeki canın rızasından haberdar olmaya uğraşırız. Biliriz ki her şey ondan yine ona döner.

 

Bize ise sadece tercihlerimizi doğru istikamette yapıp ona göre yol almak düşüyor. Sonsuz güç, enerji hepimizin bünyesinde var, güç onun gücü. Ancak bize düşen onu nerede kullandığımız. O güç enerjisini adam kesenden de esirgemiyor, hayat kurtarandan da. Hayatta tamamen seçimlerimizin sonucunu yaşıyoruz. Bu gövdenin içindeki canlılığımızı, ister hayır yönde ister şer, diğer bir ifade ile ister yapıcı tarafta ister yıkıcı tarafta kullanabiliriz. Seçimlerimizde tamamen özgür bırakılırken tercihlerimizin sonucunu yaşamak da bize bırakılmış.

 

İşte bu yol üzere bu ay, hayatımızın sorumluluğunu üstlenelim, kalbimizdeki değerlere göre tercihlerimizi yaptığımızı bilelim, kimsenin bize bir şey yapmadığını, kendi algı ve bakış açılarımızla hayatımıza yön vererek bize sunulan enerjiyi o istikametlerde kullandığımızı görelim dedik.

 

NE OLUYORSA BİZE YİNE BİZDEN OLUYOR BİZE. 

 

 

1. Hafta

2-9 Nisan 2024

Konu: SENİN ELLERİNDE

 

 

Zamanın birinde çok akıllı iki kardeşin durumu annelerini düşündürür. Okuldaki bilgiler yeterli gelmeyince anneleri onları alıp bulundukları beldenin bilge adamına götürür.

 

Kardeşler bilge adama pek çok sorular sorar ve her defasında kendilerinin tatmin olduğu cevaplar alırlar. Bundan çok memnun olan kardeşler, bilgenin yanında kalıp daha çok şeyler öğrenmek için annelerinden izin isterler.

 

Bilge adama sorduklarına ve aldıkları cevaplara çok sevinen çocuklar bir süre sonra bu işten sıkılmaya başlarlar. “Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım.” diye düşünürken kardeşlerden biri “Buldum!” der. İki elimin arasına bir kelebek koyacağım ve bilge adama “Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü” diye soracağım. “Ölü” derse kelebeği bırakacağım “Canlı” derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabını bilemeyecek! Kelebeği ellerinde tutan kardeşlerden biri, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıp sorar; “Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?”

 

Bilge uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakar ve cevaplar:

“Senin elinde evladım senin elinde…”

Evet, ideallerimiz, hayallerimiz, gençlimiz, sağlığımız bizim elimizde. Neşemiz, mutluluğumuz, sevgimiz, öfkemiz bizim elimizde. Aynen  avuçlarımızın içindeki narin kelebekler gibi. Biraz sıktık mı anında ölür giderler.

 

Sevgi dolu yaşarken sadece ufak bir anlayışsızlığa verdiğimiz tepki elimizdeki kelebeği öldürmek gibidir. Sevginin gürül gürül akmasını engelleyen hedefsizlik, iddiasızlıktır. Sevgi dolu yaşarken adeta o kelebeklerin içimizde uçuştuğunu hisseder, ferah yürekle nasıl da rahat nefes alırız. Sevgimizden ayrılmak da korumak da bizim elimizde.

 

Peki ya ideallerimiz? Kendi hedefimize ulaşım için önümüze koyduğumuz ideallerin işleyişi kimin elinde? Şu sebepten yapamadım, onun yüzünden başaramadım demek elimizi başkalarına uzatıp içindeki kelebeği ona öldürtmek kadar mantıksız bir şeydir.

 

Ben müsaade etmediğim müddetçe kimse bana hiçbir işimde mâni olamaz. Farkındayım ama yapamıyorum, biliyorum ama gücüm yetmiyor deyip dışarıdan veya bir başkasından güç bekleyenlerin sonu hep hüsran olmuştur.

 

Allah’ın (cc) kendine verdiği gücü harekete geçirip doğru yönde kullananlar ise her daim hayranlık ve saygınlık uyandırmışlardır. Güç dediğimiz hayali bir kavram değil, o gücün içinde kesin karar var, iddia var, amaç var, gayret var, azim var. Bunların harekete geçmesi tıpkı bol işlevli makinaların fişe takıldığı anda işleyişe geçmesi gibidir.

 

Ne kader ne talih ne şans, bize ait olan her şeyin gidişatını biz belirliyoruz. Ben istedim ki kahvelerde vakit öldürüyorum, ben istedim ki ilim meclislerinde nefes tüketiyorum. Hepimiz seçtiklerimizin kaderini yaşıyoruz. Kader böyleymiş diye kabullenip yatmak bizi ömür boyu gaflet uykusunda uyutuyor. 

 

Bu haftamızda diyoruz ki evet her şey bizim elimizde ama elimizde olanlara iyi dikkat edelim. Onları öldürmek de oldurmak da bize bağlı…

ORTAK EĞİTİM PLANI

GÜVENİLİR ÇOCUK

KÜTÜPHANE

  • Tanıdığım Yönleriyle A.K.D
    Tanıdığım Yönleriyle A.K.D