Allah’ın (cc) rızasını ve sevgisini gerçekten kazanmak, Peygamber Efendimizi (sav) çok sevip, onun ahlakıyla ahlâklanmamıza bağlıdır.
Sadece bir iki alanda değil hayatımızın her alanında güvenilir olacağız. Birine öfkelendin, yine de adaletle hükmeder misin? Efendimiz (sav) savaş zamanında bile emanetlerini yerine ulaştırmış. İşte biz de aynen Efendimiz (sav) gibi ne kadar zor durumda olsak bile güvenilir olacağız…
Yüreğimize geçici değerlerin sevgisini değil, peygamberimizin (sav) sevgisini koyup çoğaltacağız.
Görgü kurallarına uymadığın zaman sevgileri kaybedersin. Aynen trafik kurallarına uymayıp kaza yaptığın gibi… Peygamber Efendimiz (sav) nezih bir insanmış. Görgü kurallarına çok dikkat edermiş.
Nasıl sevgi iddia ediyorsun ki sevdiğine benzemiyorsun? Sevmekten murat benzemektir.
Mal, mülk, makam geçici diyorsun, kalpten çıkarmak lazım diyorsun, gereğinden fazla önem vermemek lazım diyorsun. İyi de bunların yerine hangi değerleri koyacağını biliyor musun?
Karanlıkla savaşmak karanlığı ortadan kaldırmaz. Ancak ışığı büyütürsen karanlık ortadan kalkar.
Aldığın sorumlulukları yerine getirmediğin zaman kalplerde ölüyorsun, güven kaybediyorsun, saygı kaybediyorsun, haberin var mı? Ya üzerine aldığın işleri en güzel şekilde sonuçlandır ya da üzerine iş alma. Herkes bulunduğu yerde sorumlu olduğu işi en iyi şekilde yapacak. Üzerimize bir iş aldık diyelim ki. Bu işi baştan savma, bitirmek için yapmak var. Bir de içimize sinesi yapmak… İşte biz her zaman içimize sinesi iş yapmayı amaçlayacağız.
İzzet-i nefsine, haysiyetine değer veren bir başkasının haysiyetine toz kondurur mu? Birine şaka yapacağımız zaman ya omzuna vururuz ya da midesine yavaştan bir yumruk atarız. Asla o kişinin gözüne elimizi sokmaya çalışmayız. Neden? Çünkü gözün değerini iyi biliyoruz.
Müslüman denilen kişi; ince, hassas ve zarif kişidir. Müslüman incedir. Onun hiçbir hareketinden kabalık neşrolmaz.