“Başımıza gelen her olay mı iyi sence?” dedi.
“Evet” dedim. “Her olay güzel bence.”
“Peki, bunu yapabilmeyi nasıl başarıyorsun?”
“Hani, ‘Benim iznim olmadan yaprak bile kıpırdamaz.’ diyor ya Rabbim. İşte bütün sır burada.
Sonra her olayın onun izni olmadan olmayacağını hatırlıyorum. O yaptırıyorsa, mutlaka bir güzellik olmak zorunda diyorum ve bakış açım anında değişiyor. En kötü dediğimiz olayda bile bir güzellik buluyorum.
Eee….. Ne mi oluyor diyorsun? Kalbimde sevgim bozulmuyor. Kalbimde sevgimin bozulması ne demek biliyor musun? Sen hiç kapalı bir odada eli kolu bağlı kaldın mı? Çaresizsin ve elinden hiçbir şey gelmiyor. Sinirlisin, bağırmak istiyorsun ama sesin çıkmıyor. Öfken de zehrin de içine doğru akıyor. Aktıkça sinirleniyorsun. Ama ne sesini duyan var ne yardım eli uzatan. Sadece öfken var yanı başında.
“Sen nereden biliyorsun” dedi.
“Ben, yaşadım.” dedim. Bizzat olumsuzu görmeyi seçtim. İçimin sıkıntısından kimsenin haberi bile olmadı. Sıkıntıyla kendimi besledim durdum. Ta ki bana verdiği azap, beni yıldırana dek. O günden sonra da hep güzeli gördüm. Her olayda güzel bir yön buldum. Elbette içinden çıkamadığım anlar oldu. O zaman da “bilselerdi yapmazlardı” deyip, geçtim…
Fatma Bezeniroğlu