“Türk'ün vazifesi, dünyada öncü ve örnekliktir.. ”
Duyurular

HUZUR BAHÇESİNE YOLCULUK

 

Henüz aranıza yeni katıldım. Ama o kadar değerli insanlarsınız ki şu kısa zamanda bile bana çok şey öğrettiniz. En başta tabii ki O Yüce insan...

 

Sizlerle ilk tanışmam bedenen bu yaz oldu ama kalben daha önce tanışmış olmalıyız. Yoksa ilk seferde nasıl bu kadar etkilenebilirdim ki… Her an O Yüce insanın varlığını nasıl hissedebilirdim? O gün anladım ki, bu bana nasip olmuş çok büyük bir lütuftu. Önüme sunulmuş koca bir nimet. Bu fırsat kaçmaz dedim. Hayatıma doğru bir şekilde yön vermek için karşıma çıkan bu kapıdan bir an önce geçmeliydim ve nasiplenebildiğim kadar nasiplenmeliydim. Heyecanla çaldım kapınızı. Yapım gereği yeni girdiğim ortama hemen alışamam, çekingen kalırım. Bu yüzden biraz tedirgindim aslında. Kim böyle biriyle ilgilenmek isterdi ki? Ama sizin çok güzel bir eğitimciniz vardı. Ne diyebilirim ki; O insan, ışığını sizlerden esirgememiş. Sizlerde almasını çok iyi bilmişsiniz. Belki siz farkında değildiniz ama hepiniz elimden tutup o kapıdan geçmeme yardım ettiniz. Allah O Yüce insandan ve sizlerden razı olsun.

 

Bu yaz Huzur Bahçesinde nişanım oldu. Yani evinize ilk adımım kalabalık bir akraba grubuyla gerçekleşti. Yol yorgunuyduk haliyle. Ta ki sizi görene kadar. Allah’ım bu nasıl muhabbet, bu nasıl içtenlik, bu nasıl bir samimiyet… Sanki yıllardır bizi bekliyordunuz; herkesin yüzünde gülücükler, dilinde gül kokulu kelimeler. Daha en başından mest olmuştum. Yemek yenildi, namazlar kılındı, çay, sohbet, muhabbet, zaman aktı gitti. Her işte müthiş bir nizam.

 

Her şey önceden planlanmış, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Herkes görevini sevgiyle yapıyor. Zaten böyle olmasa ta yüreğimize nasıl dokunabilirdiniz. Gönlünüzün güzelliğini cömertçe sergilemeseydiniz,içimizi nasıl titretebilirdiniz? Abarttığımı düşünmeyin sakın, çünkü akşam tekrar yola koyulduğumuzda otobüsteki muhabbeti kulaklarımla duydum. Bir de benim duymayıp annemin babamın duydukları var. Herkes hayran kalmıştı Huzur Bahçesine ve sizlere.

 

Bir akrabam gelip bana dedi ki: “bizi böyle insanlarla tanıştırdığın için teşekkür ederim.” Bir akrabam vakfınızın güzelliğini, sisteminizin, amacınızın ve yönteminizin doğruluğunu anlatıp “işte böyle yerlerin çoğalması lazım, buradan kötü adam çıkmaz.” dedi. Başka bir akrabam çok kaliteli insanlar olduğunuzu ve benim çok şanslı olduğumu dile getirdi. İçim öyle kabardı ki; sizlerle gurur duydum. Çünkü akrabalarımın oraya gelmesine ben vesile olmuştum ve bundan gurur duyuyordum. Sizin gibi olmak istedim.

 

Makam, mevki, para, hırs, yalan, kibir olmadan sadece insanı insan olduğu için seven, değer veren sizler gibi olmak istedim. Yani işin aslı Allah’ın izniyle bütün bunların mimarı olan o Yüce insanla tanışmak istedim.

 

Otobüs her saniye Huzur Bahçesinden uzaklaşırken geri döneceğimi biliyordum. Bir gün tekrar gelecek ve ‘Bende varım, beni de alın aranıza’ diyecektim. Günler geçip gidiyordu, içimdeki heyecan hiç eksilmedi. Kitaplarınızı okudum. Abdulkadir Duru Hazretlerini okudukça yeni şeyler öğrenmeye başladım. Ve öğrendiklerimi hayatıma nasıl uygulayacağımı gördüm.

 

Mesela herkes sultani bir yuva ister ama önemli olan sadece istemek değil, bunun için kendini eğitmek ve çaba göstermektir. İşte Abdulkadir Duru Hazretleri bana bunu anlatıyordu. Ben düşüncelerle beklerken duydum ki Huzur Bahçesinde bir düğün olacakmış, O Yüce insanda orada bulunacakmış. Benim için bulunmaz bir fırsattı bu. Düşünsenize herkes orada olacak, hepinizi tekrar görme şansım olacak ve Yüce insanla tanışabilecektim. Hemen bir ağabeyimizi arayıp gelmek istediğimi söyledim. Bu isteğim kabul edilince çok mutlu oldum, aynı zamanda çok heyecanlandım. Derken nihayet tekrar geldim yanınıza. Huzur Bahçesinin mis kokusunu çektim içime sonra dedim ki içimden “Selamünaleyküm Efendim, ben geldim.”

 

Akşam yemeği saatiydi. Yemeğini bitirenler gelip hoş geldin diyordu. Sonra içimde bir şeyler hareketlenmeye başladı, kalp atışlarım hızlandı. Hissedebiliyordum O güzel insan yaklaşıyordu. Nihayet geldi işte karşımdaydı. Heyecandan titriyordum. Beni çağırdı yanına “Gel bakalım oğul” dedi. Gittim elini öptüm. “Hoş geldin” dedi, hal hatır ettik. Heyecanım gitmiş yerine kocaman bir huzur gelmişti. İçim ferahladı. Hasretini çektiğim insana kavuşmuştum.

 

Tam bir beyefendi, şık giyimli ve tıraşlıydı. Gözleri öyle derin bakıyordu ki sevgi saçıyordu üzerime. Ruhum sanki özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi uçtu gitti O güzel insana. Birde giderken yanağımı okşamasın mı? İçim titredi, öylece kaldım, ne yapacağımı bilemedim. Birkaç saniye sonra kendime geldiğimde ağır ağır odasına doğru gittiğini gördüm. Arkasından bakarken dedim ki “Allah’ım sana şükürler olsun. Beni böyle insanlarla karşılaştırdığın için sana şükürler olsun.”

 

Evet, artık ben de sizlerden biri sayılırım. En azından sizler gibi olmak için çaba gösteriyorum. O Yüce Dostun ışığında Allah’ın izniyle bu yolda dosdoğru ilerlemeye gayret göstereceğim. Fırsat buldukça kitaplarımızı okuyup hayatımda uygulayacağım. Artık bir derdim, sıkıntım olduğunda Eğitimcimizi arayıp konuşabiliyorum. Onun ışığından nasipleniyorum. Çok güzel bir duygu ve çok büyük bir nimet.

 

Beni O Yüce insanla ve sizlerle tanıştıran Rabbime şükürler olsun… Saygılarımla;

 

       Emre Gedikoğlu

                                                                                                                   Meram Tıp Fakültesi 4.sınıf öğr./Konya

 

ORTAK EĞİTİM PLANI

GÜVENİLİR ÇOCUK

KÜTÜPHANE

  • Tanıdığım Yönleriyle A.K.D
    Tanıdığım Yönleriyle A.K.D