Vefa Kümesi Toplantı Raporu

Konu: Şükür

Şükürle başlayıp, gelişen sohbetimizden notlar…

Şükür, halinden memnuniyet duymak, şikâyet etmemektir. Şükretmeyen ve şikâyet üzerine yaşayan insan, mutlu olamaz.

Makam, para, pul huzur için yeterli değildir. Huzur için Ahlak-ı Muhammediye lazımdır.

Sen yüceliğine ve özüne uygun yaşayacaksın ki huzur bulasın. Gerçek değerler adına yaşamayan insan, takdir edemez; Allah'ın takdirinden ayrılır. Aynı olaylara insanlar farklı tepkiler verir. İnsanın kalbinde hangi değer varsa, olaylar karşısındaki tepkisi de o değer üzerinden olur. İnsanın kalbinde gerçek değerler varsa, olaylara karşı şükürlü ve takdirli yaklaşır ve mutlu olur.

İnsan gerekli her şeyi yapabilir. Önemli olan yaparak duymaktır, hissetmektir. İnsanın iç dünyasında gerçek değerler adına bir duyum yoksa, iç dünyasından haberi yoksa, o insanın mutlu olma şansı yoktur. Yaşayışın bütün anahtarı iç dünyadır. Medeniyeti iç dünyada kurmak lazımdır. İç dünya sağlam olursa, dış dünya da sağlam olur. Dışarıdaki hiçbir olumsuz olaydan etkilenmez kişi. Minnet, şükür içte duyulacak bir duygudur. Sen gerçekten içinden şükür, içinden sevgi duyarsan tüm dünyayı seversin, muhatabın da seni sever. Sen büyük bir takdir, ferahlık ve mutluluk içinde olursan etrafına da mutluluk saçarsın.

Karar, şükür, iman, inanç, güven, edep, haya hassas duygular ile hissedilecek, yaşanacak duygulardır. İnsanın gerçek yaşantısı budur. İnsan yanında bu yaşantısı ile gidecektir. Bu değerlere sahip çıkan insan, hem dünyasını hem de ahiretini kurtarır. Bu duygular insanın derinliklerinde mevcuttur. İnsan ne kadar derine inerse, o kadar güçlenir ve kudret kazanır. Dış olaylardan etkilenmeden huzurlu bir yaşam sürer.

Gönül yaşantısına doğru gidersek olayların olduğu ama bizim etkilenmediğimiz bir dünya yaşantısına doğru gideriz. İnsanın etkilenip etkilenmemesi inanç ve kabullerine göre şekillenir. Etkilenme değer vermeyle orantılıdır. 

Değer sıralamasını doğru yapıp, iç dünyaya yönelebilmek için de gerçekçi bir insana ihtiyaç vardır. Gerçekçi bir insanın verdiği bir eğitimle ancak iç dünyamıza yönelip, etkilenmez bir noktaya gelebiliriz.

Bilgiler öğrenilerek ve takdir edilerek bir kanaat oluşur. Kanaatler toplamı inanç, inançlar toplamı da iman olur. İman kesinlik kazandığı zaman insan etkilenmez noktaya gelir. Eğitim gerekleri yapıla yapıla kuvvet ve kesinlik kazanılır. Kesinlik kazanmış ve yapılarak takdir edilmiş bir olum ise hiç bir etki altında kalmaz.

Senin eğitimcine karşı içten sevgi, saygı, güven ve kesin inancın olursa, bu huylar sende de şekillenir. Gerçekçi insana önem vermek, bozuk göze gözlük takıp görmek gibidir. Görüşün netleşir. Gerçekçi insan ile birlikte takdir edersen unutmadan yaşarsın. Unutmadan yaşayan insan mahcup olacak hareketlerden uzak durur. Gerçekçi insana verilen önem ve duyulan sevgi nispetinde hal ve hareketler şekillenir. Bu hal ve hareketlerin faydasını insan tespit ve takdir ederse bu haller kesinlik kazanır. İnsan takdiri nispetinde yaşar. Yani işin özeti, insanın sağlıklı bir hale gelebilmesi için takdir, kesin iman, zekâ kuvveti ve insan sevgisi gerekir.

Hayatta her şeyin belli bir kıymeti vardır. Maddi değerlerin de, manevi değerlerinde, gövde değerlerinin de belli bir değeri vardır. Önemli olan bu değer sıralamasını doğru yapmaktır. Gerçek insana göre değer sırası;

1-Allah (cc)

2-Peygamber sav

3-İnsan

4-İnsan gövdesi

5-Gövdenin ihtiyaçları şeklindedir.

İnsan değerlemesini bu sıraya göre yaparsa huzur bulur. Değer sırasını karıştıran insanın mutlu olma şansı yoktur.

Sonuç olarak, hayatımızı gerçekçi insanın değerlerine göre dizayn etmek şarttır. Artık günümüzde rahatlıkla gerçekçi insanla iletişim kurma şansına sahibiz. Günlük yaşayışımızda karşılaştığımız çeşitli durumları zamanında gerçekçi insana sorarak, ona göre davranmamız şarttır. İnsanlığın gerçek değerleri  olan kişilik değerleri ile içinde bulunduğumuz kişilik eğitimi ile ezbere yaşamaktan kurtulup takdirli, tespitli ve şükürlü yaşamak mutluluğun olmazsa olmaz şartıdır. 

Küme yazıcısı: Burak ATAKAN