Suigarin, "Sevgi bozucu, kin ve nefret uyandırıcı, ümit kırıcı, güven sarsıcı, moral bozucu, insanları bir birinden soğutucu, karamsar konuşma ve davranışlar yapmak" anlamına gelen bir kavramdır. Suigarin dinimizde büyük günah olarak kabul edilmektedir ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından biz Müslümanlara kesin olarak yasaklanmıştır.
Anlayış; insanı ispattır.
Has yapıdaki anlayış; ciddiyetin, dikkatin teşkilatından olan anlayıştır.
Anlayış; insanı ispat eden varlıktır. Bütün ilişkileri, ilişkilerin içerisindeki maksadı malumların manasını tespit eder.
Sonsuz hayatın seyrinde her şey maksattır, insan amaçtır. Ancak insan deyince fizik yapısını kullanan yani niteliğini kastediyoruz. Amaç derken kişiliği ile, yetkili sahipliği ile bütün bir insana, amaç diyoruz.
İnsan öz güdümlerinden olan gerçekçilik, gereklilik güdümüdür. İnsanın bütün güdümlerinin itişini tahakkuka zorlar. Ayrıca, insanın düşüncelerini, inanmalarını, kabul ve kullanacaklarını, sevk ve idarelerinin gerçek olmasını isteyen ve zorlayan güdümüdür. Uygulu olan, gerçekçiliğinin takdiriyle şahsiyetli ve mutlu olur. Tatminkâr yaşar.
Yaşatanı, her fert yaşadığı yerde, yani kendi gövdesinin can merkezi neresi ise kendinde, o noktayı bulması, ona cidden güvenip dayanması gerekir. Güvenç, bir de başka şeye bağlanırsa hiçbir şey olamaz...
Sadakanın kelime anlamı; sadakat, doğruluk, ciddiyet ve özdenliktir. Sadaka kazaya uğramamak için ufak tefek bir şeyler vermek kabul edilmiş. Oysa sadaka, kalplerin emniyetini, huzurunu, mutlak muhabbetini tanzim ve temin eden bir husustur. Bir selam verip almaktan tut da, emanet mevzularını, ibadetleri hatta her türlü cihetleri dahil içine alan bir temeldir.(
Bize göre insan olanın terbiye ve edebi: Kişilik yapısının yansımasıdır. Yani terbiye ve edep, insanın öz yapısından sızan davranışlar ve muamelelerdir.
Gönül, insanların hayat kaynağı olan can noktasıdır. Yaşadığı müddetçe insanlar, gönlünden gelen gibi özüne uygun yaşayanlar, şahsiyet sahibi olurlar.
Ancak gönül diye hayale kaymamak lazımdır. Her birimiz kendimizi yoklarız. Eğer istediklerimiz şahsiyet getirici istekler ise: o istekler gönüldendir. Ancak şahsiyet getirici istekleri mutlaka gerçekleştirmek azmide, isteklerle beraber doğuyor ve bir yandan istediklerimizi mutlaka gerçekleştiriyorsak, yani yapıyorsak, o istekler gönüldendir, gerçektir.
Bütün ilahi kıymetleri, incelikleriyle düşünmek, duymak, kıymetlerin değerini tespit edip o değerleri kesin bir karara bağlamaktır.
“İmanlı bir insanın elinden, dilinden, ahlak ve faziletinden ve her hareketinden emin olunur.”
Din, insanı yaratılışınca yaşatan ilahi kanunlar bütünüdür. İnsanı diğer mahlûklardan ayıran insanlık gereklerinin toplu adına din kaideleri denir.Din; İnsanın insana emniyetini, insanların birbirlerine güvencini, insanların birbirlerine Allah korkusuyla beraber bağlanmalarını, insanların birbirlerine Allah için hürmet etmelerini, Allah’ın emirlerini tutup, yasaklarından kaçmalarını, insanların birbirlerini sevmelerini, insanın kendi mevcudiyetindeki büyüklüğü başka bir varlığa bağlamadan, Allah’ın büyüklüğünü kendi vücudunun dâhilindeki büyüklükten bulabilmesini sağlayan ilahi kaideler bütünüdür
İnsanın can teşkilatından olan ciddiyet, ömür boyu her an devam etmek ister. Ciddiyetle insan diridir, has yapısıyla uygun her yanıyla başarılı olur. İnsan ciddiyetinde olmadığı zaman, ölü sayılır. Çünkü ciddiyetsizin şahsiyeti olmaz.
Anlayış; insanı ispattır. İnsanı ispat eden varlıktır. Bütün ilişkileri, ilişkilerin içerisindeki bilinen maksatların anlamını tespit eder.
Anlamak; bir fikir ve ya sözü kendine mal etmek, o şey hakkında kafamızdaki bütün soruları yok etmektir.
İrade, içimizin karar verip yapma ve kararı gerçekleştirme kudretidir. Yani karar vererek o kararı yapma gücüdür.
İnsan istediklerini ancak irade gücü ile elde edebilir. Sadece bilmek ve öğrenmek yetmez.
“İrade aklın icra kuvvetidir”
Sevilmeye muhtaç olmayan hiçbir yaratık olmadığı gibi sevmeden de hiçbir hareket ve zuhurat olmayacağı açık bir gerçektir.
Yani her meydana gelen sevginin eseri olduğu gibi var olmuş, ortaya çıkmış varlıkların da sevilmeye ısrarla ihtiyaçları vardır, sevilmek isterler.