Mensubu olduğu milletinin ve içinde yaşadığı vatanının en müreffeh seviyeye gelmesini canı gönülden istemek ve bunun için mücadele etmek milliyetçiliğin genel bir tanımı olarak verilebilir. Beş bin yıllık Türk tarihinin birer ferdi olan bizler, genetik olarak vatan, millet, bağımsızlık gibi ulvi duygularla yoğrulmuş insanlarız
İşte o zaman Mehmetçiğimizin Afrin'de ve daha başka coğrafyalarda verdiği mücadele bir anlam kazanır. Onlar da içleri rahat bir şekilde, içinde daha kaliteli bir yaşam olan ve insanlık yasalarının hüküm sürdüğü bir vatan için mücadele etmiş olurlar.
Osmanoğullarının Balkanlar’da yaptıkları fütühatta ilk öncelik, buradaki İslam dinine mensup olmayan Hristiyan Balkan toplulukların, dinlerini ve geleneklerini yaşayabilecekleri siyasi ve idari bir atmosfer oluşturmak olmuştur. Bu politikalar sayesindedir ki; Orhan Bey’in oğlu Süleyman Bey’in ve silahdarlarının büyük fedakârlıkları ve gayretleri ile 1350’lerde başlayan Balkan yayılması, bir çığ yumağı gibi hızla büyümüş ve çok kısa bir zamanda Balkanlar bir Türk-İslam yurdu haline gelmiştir.
Nefesi adeta düğümlenir ve başlar hıçkırıklarla ağlamaya. Bu duruma şehit annesi Ayşe Hanım ve dükkândaki diğer müşteriler de şaşırmışlardır.
Gülşah’ın yanına gelirler. Gülşah onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış satırları gösterir.
Sanma ki zaman geçmiştir, işte bu geçen zamanı geri döndürebilecek güçte isen yiğitsin” Biz de yiğit eksik olmaz. O zaman daha nice dururuz, hepimiz ciddiyet güdümlerimizi çalıştıralım ve yaptığımız işleri en şahane şekilde yaparak ne kadar yiğit olduğumuzu bütün cihana ilan edelim.
Lazıyla, Kürdüyle, Türküyle, Çerkeziyle, geçmişte bize oynatılan ve şu an için tekrar oynatılmak istenen senaryoları yırtıp atarak, sağduyumuzu muhafaza edip, içinde huzur, barış, hoşgörü ve kardeşlikten başka hiçbir şeyin olmadığı kendi orjinal senaryolarımızı hep beraber kendimiz yazalım, yazabilelim.
Yaratıcının bu şanlı Milletin kalbine en büyük dayanak olarak bahşettiği bağımsızlığımızın ve hürriyetimizin üzerine gölge düşürecek olan bütün tehlikelere karşı, bu mücadeleyi veren dedelerimizin ve ninelerimizin torunları olarak çok çalışmalı, yaptığımız işlerimizi en güzel şekilde yapmalı, ferdi olmaktan şeref duyduğumuz Türk Milletini, ilmen, fikren ve ahlaken daha da yüksek noktalara taşımak için bizler de büyük bir mücadele içerisine girmeliyiz.
Eşini, ağabeyini, babasını, kardeşini cepheye gönderip, kendisi de bizzat vatan müdafaasında bulunan, bunun için silah kullanıp düşman askeriyle burun buruna gelen kahraman kadınlarımızdan bahseden, sadece bizim tarihimiz değildir.
Dünya askeri tarihinde ilk defa olarak bir uçak gemisi batıran Türk subayıdır. Resmi kayıtlara göre 1. Dünya Savaşı’nda aralarında kruvazör, zırhlı, hücumbot, uçak gemisi gibi irili ufaklı 200 civarı düşman tekne ve gemisini batırmıştır.
Yeryüzünde yaşayan bütün insanların her nasıl ki kendi fıtratlarına müstesna farklı farklı huyları var ise, aynı şekilde her milletin de nevi şahsına münhasır özellikleri vardır.
Tarihin tozlu sayfaları bir karıştırılırsa Türk’ün adalet ve huzur dağıtma görevini sadece kendi ırkdaşlarına değil, diğer bütün ırklara da hakkıyla dağıttığı ayan beyan görülecektir. Bunun milyonlarca somut örneği vardır.