Ezgi Kızımız: Arkadaşlarımla arada sırada anlaşmazlık yaşadığım oluyor. Ama bunu telafi ediyorum. Geçen gün arkadaşımla ikimiz bir şey yiyorduk, başka bir arkadaşımız geldi o da istedi. “Hizmetçin mi var?” diyerek onu kırdım. Ama sonradan çok üzüldüm ve özür diledim.
İnsanın şahsi hürriyeti yüzü ak alnı açık yaşamaktır. Bu da vicdanda yaşamakla olur. Bütün yapılanlar sevgi ve saygı kazanmak içindir. Bu da yapımızın gereğidir.
İşimle ve kendimle ilgilendim. Hiç kimseyi ne duydum ne işittim. Kimseyle ilgilenmeyince baktım ki, muhabbet arttı. Sorun olsa bile muhabbetle o sorunları da aştım. Güzellikleri gördüm. Gördükçe şükre geçtim.
-Ustam bana kendine eminliği öğretti. Onun sayesinde bir olay karşısında hemen etkilenmiyorum (çünkü kendimden eminim).
-Ustam sayesinde nefsime kulak asmıyorum. Ustamın ne dediğine bakıyorum.
İnsanların değerini bileceğiz. Böylece takdirimiz artacak. Takdirimiz arttıkça değerimizde artacak. Birini kınıyorsam o gördüğümün kendim olduğunu burada fark ettim. Artık yapmıyoruz çok şükür.
İnsanın düşüncelerinin de bir etki sahası vardır. Ancak burada önemli olan insanın düşüncesinin gelip yeniden kendisini bulmasıdır. İyi düşünürsen iyi ile karşılarsın, kötü düşünürsen kötü ile karşılaşırsın. Bir taşı suya attığında dalga dalga çevreye doğru yayılır, daha sonra ise yeniden merkeze doğru hareket eder.
Salâvatlar ile sohbetimize başladık. Bu haftaki ödev konumuz “kusur gözlüklerini kırıp, beğenimli ve şükürlü yaşamaya dikkat edeceğiz” ilkesi idi.
Ödevlerini uygulayan arkadaşlar tespitlerini bize sunuyorlar. Sohbetimizin genel ilkesi uygulamaktır. Sadece uygulayanlar ödevini sunar. Bilgi hayata geçerse bir anlam ifade ettiğinden çok laf değil; uygulama bizim için esastır.
Bizdeki yaşayanı unutmayacağız. Biraz kendi kabuğumuzdan çıkıp çevremizdekileri görelim. Allah’ın koyduğu her kanun bizim kendimize dönmemiz içindir. Yüce Allah’ın istediği şeyler bizim mutlu olmamız için. Sevmek, beğenmek zorundayım çünkü ihtiyacım var. Allah’ın yolunu tuttuğumuz zaman huzurda beraberinde geliyor. O yüzden sevinçlerimizi, sevgimizi paylaşalım ki çoğalsın.
Biz vasıflı insan olma amacındayız. Anlatılanlar bizim ufkumuzu açıyor. Eksiklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Bazen hiç farkında olmadığımız değişiklikler oluyor.
“Ameller niyetlere göredir” deniyor ya, yaptığım işlerin altında ki niyetim çok önemli. Sanırım esas takip etmemiz gereken yerler burası. Bir arkadaşıma çok güzel bir ikramda bulundum. Hareket güzel ama tabandaki niyetim acaba kabul görmek mi, beğenilmek mi, yoksa bir sünneti işlemek veya gönül almak mı?
Sevginin zararını da faydasını da gördük ve artık derecesine göre sevgi veriyoruz. Allah Dostlarını çok sevdiğin zaman her şeyi onun adına yapıyorsun, onu sevdikçe kafamız açılıyor. Dosta uygulu yaşarsak o her şeyi dengeye sokuyor. Komşunla, eşinle, ailenle her şey düzene giriyor.
Yaptıklarımızı beklemeden yapacağız. Yapabildiğimiz şeyleri yapacağız, yapamadığımız yerde de işin sahibine dayanacağız. Kendi takdiri ile kendini doyuran, doygun insan karşıyı dinler. Gereklileri yapa yapa güçleniyoruz.
Yaptığımız güzelliklerin üstünde durarak, onlara değer vermekle başlayalım. Hepsini aynı anda yapamayız ama yapabildiklerimizden güç alarak kendimizi geliştirebiliriz. İnsan bir anda değişmez.
Tüm varlığın tek olduğuna iman etmeden insan kibirden kurtulamaz. İman etmek çok önemli. Hayır ve şer bize göre var. Göreceli kavramlar. Hangisi hayır, hangisi şer biz bilmiyoruz ki... Kişi, neye ne kadar amaçlı ise, o kadar Allah tan güç alıyor.
“İyi niyet kurtarmıyor insanı, ciddi tutum olmayınca ne fayda? Şikâyetler hep tenkitler, ilim değil bilmeli. Dost aşkıyla gönüle tez inmeli, yar gözlerin demeli, hem güzel, hem sürmeli. Aklı uzayda gezene ne demeli? İkramları hep dost ile yemeli. Önce tespit etmeli, denemeli… Sonra da tecrübe edip tamam ise; bu tamam demeli. Eksik ise eksikliğini bilmeli, ağlamayı da gülmeyi de bilmeli…